GuidePedia

0

İsrâiloğulları'na gönderilen Peygamberler'dendir. Şa’yâ Aleyhisselâm'dan sonra Peygamber olarak gönderilmiş olup, Hârûn Aleyhisselâm'ın neslindendir. Şa’yâ Aleyhisselâm şehîd edildikten sonra, İsrâiloğulları'na Nâşiye bin Emvâs hükümdar oldu. Bu hükümdârı ve İsrâiloğulları'nı irşâd (doğru yolu bildirmek) için de Ermiyâ Aleyhisselâm Peygamber olarak gönderildi. Ermiyâ Aleyhisselâm, Mûsâ Aleyhisselâm'ın dîninin hükümlerini bildirmek ve yaymakla vazifelendirilmiş bir nebî idi.

Ermiyâ Aleyhisselâm'ın Peygamber olarak gönderildiği sırada da, İsrâiloğullarının isyânları, azgınlıkları ve taşkınlıkları artarak sürüp gitmekte idi. Ermiyâ aleyhisselâm, günahlarına ve isyâna dalan bu kavme dâimâ nasîhat edip, doğru yola çağırırdı. İsrâiloğulları ise aşırı bir inatla isyânlarından vazgeçmediler. Hâlbuki peygamberleri, onları dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmaları için çağırıyordu. İsrâiloğulları, daha önceden, azgınlıkları sebebi ile, Buhtunnasar’ın zulmüne uğramışlardı. Kavminin azgınlık ve isyânları devâm edince, Ermiyâ aleyhisselâm; itâat etmeyip doğru yola gelmezlerse, tekrar böyle bir musîbete uğrayacaklarını bildirdi.

Hakîkate göz ve kulaklarını kapayan bu kavim hiç birşeye aldırış etmiyordu. İsyânlarına ve azgınlıklarına birini daha ekleyerek Ermiyâ aleyhisselâmı hapsettiler.

“Mîrhand Târihi”nde kaydedildiğine göre; “Buhtunnasar İsrâiloğullarının üzerine yürümeden önce, Ermiyâ aleyhisselâm onlara; “Ey İsrâiloğulları! Allahü teâlâ, isyân etmekten vazgeçmenizi emrediyor. Yoksa sizin üzerinize korkunç bir tâifeyi musallat kılacak. Bu gelenler sizden intikam alıp Kudüs’ü mahvedecekler!” dedi.

İsrâiloğullarının, Ermiyâ aleyhisselâmı bağlayıp hapsetmeleri, bu ikâzı yaptığı sırada vukû bulmuştu. Onu hapsetmelerinin hemen akabinde, Buhtunnasar, büyük bir orduyla hücuma geçti. Rivâyete göre, bu ordu altı yüz bin kişi idi. Buhtunnasar’ın ordusu Kudüs üzerine yürüyüp, İsrâiloğullarını iyice sıkıştırdı. Nihâyet çâresiz kalan İsrâiloğulları, şehrin kapılarının anahtarını Buhtunnasar’a verdiler. Buhtunnasar’ın ordusu şehre girip, İsrâiloğullarının askerlerini tamâmen öldürdü. Hastalara ve kadınlara eman verdi. Çocukları esir etti.

Süleymân aleyhisselâmın inşâ ettirmiş olduğu Mescid-i Aksâ’yı yıkıp, içindeki kıymetli eşyâyı, altınları gümüşleri ve cevherleri aldı. Bütün şehri ateşe verdi. Tevrât nüshalarını yaktı. Bu istilâ ordusu bütün Şam diyârında; öldürme, yağmalama, çapulculuk ve her çeşit zulmü yaptı. Hesapsız ganîmet toplayıp, yetmiş bin çocuğu da alıp götürdü.

Buhtunnasar, kendisinin Şam diyârını istilâ edeceğini, Ermiyâ aleyhisselâmın, İsrâiloğullarına haber verdiğini öğrenmişti. “Benim buraya geleceğimi nereden bildin ki, kavmine haber verdin?” dedi. Ermiyâ aleyhisselâm; “Rabbim bildirdi” dedi. 


Buhtunnasar, onun hapsedilmesine şaşarak; “Bu kavm ne kadar yaramaz bir kavimdir ki, peygamberlerini hapsetmişlerdir” dedi. Sonra, Ermiyâ aleyhisselâma; “Sen benimle gel, ben senin hakkını gözetirim. Burada kalmak istersen, emanla (emniyet içinde) kal” dedi. Ermiyâ aleyhisselâm, Buhtunnasar’ın bu sözlerine karşılık şöyle buyurdu: “Ben dâimâ Rabbimin emânındayım. Kavmim bana tâbi olsaydı, onlar da Rabbimin emânında olurlardı.” Bundan sonra Buhtunnasar Kudüs’den ayrıldı. Ermiyâ aleyhisselâm, orada emniyet içinde kaldı. Rivâyete göre, Buhtunnasar, İsrâiloğullarından esir aldığı yetmiş bin erkek çocuğu kendi beylerine bölüştürdü. Sonra bütün İsrâiloğullarını üçe ayırıp, bir kısmını Kudüs ve Şam’da bıraktı. Diğer bir kısmını öldürdü. Bir kısmını da esir edip, memleketine götürdü.

Buhtunnasar Kudüs’ü harâbe hâline çevirip gittikten sonra, Ermiyâ aleyhisselâm, şehirde yalnız kaldı. Harâbe hâlindeki şehre bakıp, üzülerek virâne hâline gelmiş bölgeyi dolaştı. İsrâiloğullarından, kaçıp saklananlar, Ermiyâ aleyhisselâmın yanına gelip toplandılar. Barınacak yerleri kalmadığından, Mısır’a gitmeye karar verdiler. Mısır hükümdârına gidip, onun idâresinde kaldılar. Bu sırada, Buhtunnasar Şam’da idi. Kudüs’de kalan İsrâiloğullarının Mısır’a gittiğini öğrenince, o zamanki Mısır Fir’avn’ı A’rec’e bir mektup gönderip;

“Memleketine gelen kölelerimi gönder” diyerek, Kudüs’den Mısır’a giden İsrâiloğullarını istedi. Mısır hükümdârı ise, Buhtunnasar’a şu cevâbı verdi: “Bunlar köle değil hürdürler. Himâye altına girenleri düşmanlarına teslim etmek, selîm (iyi) tabîatlı kimselerin mürüvvetine yakışmaz.” Ermiyâ aleyhisselâm da Mısır’a gitmişti. İsyânları sebebiyle darmadağın olan İsrâiloğullarından arta kalan ve Mısır hükümdârına sığınanlara şöyle buyurdu: “İsyândan vazgeçiniz ve günahlarınıza tövbe ediniz. Yoksa Buhtunnasar buraya da gelir ve siz de onun zulmüne düşersiniz!” İsrâiloğulları başlarına gelen hâdiselerden ibret almamışlardı.

Ermiyâ aleyhisselâmın bu dâveti karşısında da gevşek davranıp, isyândan ve günahlardan vazgeçmeye bir türlü yanaşmadılar. Hattâ; “Mısır hükümdârının karşısına kim çıkabilir” diyerek gururlandılar. İnâd ve kibirden vazgeçmediler. Ermiyâ aleyhisselâm, onların isyânlarından vazgeçmeyeceklerini görerek, Nil kenerına gitti ve bir yerde birbirine yakın dört tâne taş gömdü, sonra; “Buhtunnasar bu şehre gelir, tahtı da bu taşlar üzerine konulur” dedi. Buhtunnasar, hükümdârın Mısır’a giden İsrâiloğullarını göndermemesine ve verdiği cevâba kızıp, Mısır üzerine yürüdü. Mısır hükümdârı ile savaş yapıp, onu mağlûb etti. Oraya sığınan İsrâiloğullarını da esir etti.

Buhtunnasar Ermiyâ aleyhisselâmı Mısır’da da görüp; “Ben sana Kudüs’de emân vermişken, niçin düşmanlarıma katıldın, onlara uydun?” dedi. Ermiyâ aleyhisselâm; “Ben bunlara nasîhat vermek için geldim. Hattâ, Buhtunnasar buraya da gelir dedim. Buna delil olarak da bir alâmet koydum” diyerek, Nil kenarında bir yere gömdüğü taşlardan bahsetti. Buhtunnasar, araştırılmasını söyledi. Tahtını koydukları yeri kazdırıp bakılınca, tahtının dört ayağı altında bahsedilen dört taş bulundu. Bu durumu gören Buhtunnasar Ermiyâ aleyhisselâmı, arzu ettiği yere gitmesi için serbest bıraktı.

1) Tefsîr-i Mazharî; cild-5, sh. 410

2) Mir’ât-ı kâinât; cilt-1, sh. 151

3) Arâis-ül-mecâlis; sh. 333

4) Ravdat-üs-safâ; sh. 342


Cenâb-ı Allah, Hazret-i Ermiyâ (İrmiyâ) Aleyhisselâm'dan ve diğer tüm Peygamber Efendilerimiz'den razı olsun. Bizleri de şehitlik mertebesiyle müjdelesin. Bu mübarek Peygamber Efendilerimiz'in şefaatlerine nâil eylesin bizleri... Amin.

Yorum Gönder

 
Top